XV. yüzyıldan günümüze kadar gelmiş, Lefkoşa surlar içinde yer alan konak, Lüzinyan - Osmanlı mimarisi stil ve zevklerinin karışımı ve uyumunun bir örneği olan güzel, tipik bir Lefkoşa konağıdır.
Kaynaklara göre Gotik kemerli giriş kapısının üzerindeki armalardan birisinin Venedikli soylu Pisani ailesinin arması olduğu düşünülmektedir.
Osmanlı dönemi ilâvesi olan cumba ve süslemeli ahşap tavanları ile tipik bir iç avlulu konut özelliği taşıyan konak, bağdadi teknikle yapılmış ilave köşk hariç, kesme taştan inşa edilmiş olup, iki katlı ve çatılıdır. İç avludaki taş kemer kalıntıları binanın doğu ve güney yönüne doğru bir uzantısı veya bağlantısı olduğunu göstermektedir.
Evin güneyinde kalan kalıntılara “yüz oda” denmekteydi. Bu odalar, St. Catherina’nın bakım evi ve kilisesinin duvar sınırlarıydılar. Bu nedenle konak kraliyet değerine de sahiptir. Tarih kitapları 1456 yılında Kral II. John’un burada, Lüzinyan Prensesi Agnes’in evinde kaldığını belirtmektedir. Agnes kraliyet ailesinin prensesiydi. 1436’da benzer şekilde İspanyol gezgin Don Pero Tafur, hizmetçileriyle birlikte Agnes Sarayı’nın konuğu olmuştur.
19. yy.’da Kalerio al Efendi olarak adlandırılan konak, iki Türk aile tarafından, sonraları ise Rus Classen çifti tarafından 1958’lere kadar konut ve dokuma atölyesi olarak kullanılmıştır.
Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin restorasyon ve müze düzenleme çalışmaları sonucunda Lüzinyan Evi “Ortaçağ’dan Günümüze Lefkoşa” adıyla ziyarete açılmıştır.