Antik Salamis kentinin mezarlık alanı Salamis Ormanı'nın batı ucundan başlayıp güneybatıda Tuzla (Enkomi), kuzeybatıda ise Yeni Boğaziçi köyleriyle sınırlandırılan yaklaşık yedi kilometre karelik bir bölge içerisinde yer almaktadır.
Görkemli ve zengin buluntularıyla Ortaçağdan itibaren uluslararası bir üne kavuşan bu alan, XIX. yüzyılın sonunda kadar önce yabancı seyyahların, daha sonra ise bunları izleyen define avcılarının giderilmesi imkansız tahribatlarına sahne olmuştur. Bu tarihlerde, hatta daha sonraları bile çoğu mezarlar yağmalanmış ve ele geçirilen eski eserleri yurtdışına kaçırılmıştır. Önemli sayılan bu alanın dünya insanlığına kazandırılabilmesi için XX. yüzyılın başından itibaren bu alanda bilimsel nitelikli arkeolojik kazılara başlanmış ve 1993 yılında ise "Arkeolojik Sit Alanı" olarak ilan edilmiştir. Bu alanda Geometrik dönemden Bizans dönemine kadar tarihlenen sayısız mezar bulunmuş ve ayrıca Cellarka Mezarlığı'nın bir kısmı, Nikokreon Senotafı ve arkeoloji literatürüne "Kral Mezarları" olarak giren 9 mezar açığa çıkarılmıştır. Bunların bir kısmının soylu veya varlıklı kişilere, bir kısmının ise halktan kişilere ait oldukları belirlenmiştir.
Ölümden sonra ikinci bir yaşamın varlığına inanan Salamisliler, ölülerini ekonomik durumlarıyla orantılı çeşitli hediyelerle birlikte gömmüşlerdir. Mezarlık alanındaki en yaygın mezar tipi, kayaya oyularak yapılmış bir mezar odası ile bir giriş yolu bulunan (dromos) mezarlardır. Bunun dışında; üstten girilebilen kuyu mezarlara, bir Senotaf (boş anıt mezar) ile bir Tümülüse, yaklaşık 20-25 cm derinliğindeki çukurlara veya küplerle yapılan basit gömülere ve kremasyon olarak bilinen yakarak gömme gibi farklı gömülere de bu alanda rastlanmıştır. "Kral Mezarı" olarak bilinen mezarlara gerçekten kralların gömülüp gömülmediği bilinmemekle birlikte, bu mezarlarda ele geçen çok kıymetli ölü hediyelerine ve mezarların anıtsal yapılarına dayanılarak bu mezarlara kral mezarları adı verilmiştir. Ancak bu mezarlar krallara ait olmasalar bile soylulara veya varlıklı kişilere ait oldukları kuşku götürmemektedir. Bu mezarların yollarında bulunan at, merkep ve insan iskeletlerinin yanı sıra harp ile cenaze arabalarına dayanılarak, cenaze sırasında yemekli törenlerin düzenlendiği ve başta at ile merkep olmak üzere insanların da ölülerin şerefine kurban edildikleri anlaşılmıştır.
Mezarlık alanında ele geçen değişik ülkelerin etkilerini taşıyan zengin buluntular, Salamis kraliyet ailesi ile soyluların, Mısır, Asur, Suriye, İonya ve Urartu gibi devletlere haraç ödeyerek bolluk içinde sosyal yaşamlarını sürdürme olanağı bulduklarını ortaya koymaktadır. Salamis kentindeki soylu veya varlıklı kişiler kral mezarlarına gömülürken, halk ise mezarlık alanındaki Cellarka Mezarlık Alanı'na gömülürlerdi. Kazısı kısmen yapılmış bu alanda en az 114 mezar açığa çıkarılmıştır.